İçeriğe geç

Geçen gün kahve alırken kredi kartımı bir mekânda unuttum. Sanırım o an kasiyerin kafası da benimki gibi başka yerdeydi. (Aynı günün sabahında nüfus cüzdanımı da bir hastanenin bankosunda unuttuğumu söylesem… )

Kartımın yokluğunu ertesi günün sabahında fark edebildim. Önce dualar eşliğinde online bankacılıktan son hesap hareketlerimi kontrol ettim ardından da bankayı arayarak kartımı iptal ettirdim. Tabi iptal işlemi tamamlandıktan sonra bana ilk söylenen, yeni kartımın en kısa zamanda adresime yollanacağı oldu. Yani “Hazır iptal edilmişken kapansın gitsin.” diyemiyorsunuz.  Onu az sonra ben başka şekilde diyeceğim… Demeye çalışacağım… Deneyeceğim. Demeliyim… Direnmeliyim!

Neyse…

Artık kullanım dışı olmasına rağmen, kendisini unuttuğum mekâna giderek, kartımı geri aldım. Sağ olsunlar onu güzelce muhafaza etmişler. Yeni kartımı bekleme sürecindeyken de aklıma aynı bankaya ait diğer kartımın fuzuli varlığı geldi. O kartı kullanmıyordum. Zaten talebim dahilinde gelmemişti. Bankadan bir sebeple MEVCUT kartımın yenilenmesini istemiştim. Bana ondan bağımsız, YENİ bir kredi kartı göndermişlerdi. Sırf şu kapatma işlemi ile uğraşmamak adına da eskisini bir kenarda kaderine terk etmiştim. Ancak artık O GÜN BUGÜNDÜ!

Dahası…

Kader sinirlerimi hoplatmaya hazırlanıyordu…

Bankayı arayıp talebimi bildirdiğimde beni bu işlem için başka birine yönlendirdiler. Tabi ki “Neden kapatmak istediğimi” sordular. Kibar bir dille durumu anlattım. Sırf işlemin uzamadan sonlanabilmesi için, onlarla çalışmaya devam ettiğimi de vurguladım. Hatta iptal ettiğim kartın akıbetinden de söz ettim. Bu durum bana:

“Zeynep Hanım, diğer kartınız işte böyle zamanlarda size lazım olur. Onu ek kart olarak düşünün.” önerisiyle geri döndü.

“Hay anlatmaz olsaydım!” dedim kendime.

Başka bankaya ait kartımın varlığını belirttim. “İSTEMİYORUM,” dedim. Müşteri temsilcisi, onların kartını ek kart olarak kullanabileceğimi, diğerini boşvermemi “kibarca” dile getirdi. “OLMAZ,” dedim. Sonra talebimi talep etmemem için ve de “değerli” bir müşterileri olduğum için 55 Chip para hediye edeceklerini söyledi. Bıdıbıdıbıdıbıdı….

O Kartı İSTEMEDİĞİMİ, cüzdanımda yer açmak istediğimi sert bir tonla bildirdim. Bıdıbıdıbıdıbıdı! Ben sadece “Değerli” bir müşteri değil de “çok değerli” bir müşteri olduğum için, teklifi 65 Chip para olarak güncelledi. (ÇOK’un ederi 10 TL)

Kendilerini daha fazla yormamalarını, hiçbir şekilde hiçbir tekliflerini kabul etmeyeceğimi söyledim. Son olarak, bu şekilde devam ederlerse diğer kartım için de iptal talebinde bulunacağımı ve bankalarıyla tüm ilişiğimi keseceğimi ekledim. Nokta. Ve bu mücadele sona erdi. (Ruhunuzu daraltmamak adına özet geçtiğimi, arada birtakım tekliflerin daha yapıldığını ve benim hepsine yükselen bir öfke ile karşılık verdiğimi bilmenizi isterim.)

Ertesi gün, bir arkadaşımla sohbet halindeyken bu durumu kendisine anlattım. Hatta müşteri yaklaşımlarını kınadığım kadar, durumu trajikomik hale çevirdim. Bol bol güldük.  Eve döndüm. Telefonum çaldı. Kartımı beklediğim için, normalde açmadığım halde, gelen aramanın bankadan olduğunu bilerek telefonu açtım. Telefondaki ses kart iptal talebimle alakalı benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben de “son bir onay” istediklerini zannederek kibar kibar konuşmaya başladım. Ta ki…

“Zeynep Hanım, kartınızı neden kapattığınızı öğrenebilir miyim?” sorusunu duyana kadar.

DEJAVU!

Zeynep, hayır! Hayır, Zeynep!

İzin verme! Dünkü görüşmenin aynısının yaşanmasına izin verme…

Neydi 55 Chip yok yok Chip 65 66 69 666

Kadın konuşurken direk lafa daldım:

– Hanımefendi boşuna anlatmayın. Hiçbir teklifinizi kabul etmiyorum. Lütfen kartımı kapatın!

Tam “Ama…” demeye başlamışken…

“Sürekli ısrar ediyorsunuz, istemiyorum!” dedim, demez olsaydım. Tahminimce dile gelmeyi bekleyen pek çok

AMA, ZEYNEP HANIM, DEĞERLİ, CHİP PARA, LAZIM OLUR, EK KART, DURSUN o an, ani bir frenle durduruldu. Ses sessizleşti. Sesini yeniledi ve bana dedi ki:

– Bakınız Zeynep Hanım, biz ısrar etmiyoruz. Israr nedir size söyleyeyim:

İki nokta da kondu, açıklama geliyor. Sanırsınız TDK’nın online sözlüğüne bağlanıyoruz. Hadi buyurun… 

O anki sinirimden sarf edilen cümleyi şu an net olarak hatırlamıyorum ama özetle bir hizmeti/ürünü satmak için gösterdikleri çabaya ısrar deniyormuş. Oysa benim kartımı ISRARLA kapatmama çabaları tamamıyla benim içinmiş. Avantajları kaybetmemem adınaymış.

Nankör Zeynep!

Yalnız o Zeynep böyle bir tavra maruz kalınca, şöyle bir cevap verir:

-İki gündür üzerimde yarattığınız ve hissettirdiğiniz baskının adı benim için ısrardır. (Bkz. ZEYNEP ONLINE!) Daha fazla ISRAR ederseniz, bankanızla tüm ilişiğimi kesiyorum. ISRAR ETMEYİN, kartımı kapatın!

Ardından yarım yamalak duyduklarım, standart bir müşteri – müşteri temsilci görüşmesindeki diyaloğu sonlandırma cümleleri oldu:

-Bizimle…. Numaralı telefondan… blablabla…. Geçebilirsiniz…. Blablabla…. İyi günler dileriz!

Lütfen dilemeyin, onu da istemiyorum!